- sarılmak
- kırmak, darılmak II, 123 bkz; sarmak, sermek, sürmeksarılmak II, 123
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
sarılmak — nsz 1) Sarma işi yapılmak Ellerine sarıldım, öpüyorum, sorularımı tekrarlıyorum. R. H. Karay 2) e Bir şeyin üzerine bir veya birkaç kez dolanmak 3) e Kollarını dolamak, kucaklamak Hasan tiril tiril titriyor, anasına sarılıyordu. S. F. Abasıyanık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ümüğüne sarılmak — bir iş için birini çok sıkıştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gırtlağına sarılmak — peşini bırakmamak, musallat olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kâğıt kaleme sarılmak — hemen yazmaya başlamak Partinin kurulacağını duyunca kâğıda kaleme sarılmış, korkunç bir telgraf yazmıştı. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
dört elle sarılmak (veya yapışmak) — (bir işe) bir işe büyük bir özen ve önem vererek girişmek Sen bize dört elle sarılırsan zarar etmezsin. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaleme (veya kaleme kâğıda) sarılmak — hemen yazmaya başlamak Hemen kaleme sarıldı. Bir hafta her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakasına sarılmak — (birinin) istediği şeyi almak veya dövüşmek için birini bırakmamak, zorlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
eteğine düşmek (veya sarılmak) — yalvarıp yakarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğazına sarılmak — üstüne yürümek Tam boğazına sarılacaktım, yere düştü, bir daha kalkamadı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
eline ayağına kapanmak (veya sarılmak veya düşmek) — birine çok yalvarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük